OFIS'te bir gun
Kaan her zamanki yalanci telasla ofise girer.
SEF: Ooo, Kaan bey nerelerdesiniz? Kotu bir sey
olmamistir insallah... (Yine
gec geldi hiyar.)
KAAN: Sormayin mudur bey, basima neler geldi bir
bilseniz!
(Ulan bu da beni her gun kapida bekliyor
herhalde...)
SEF: Hayirdir n'oldu? (Gozleri kan canagi, aksam
odun gibi icmis bu hiyar!)
KAAN: Efendim dun halamin oglunun evinde kaldim,
gecenin vakti karakola dustuk maalesef.
(Inandi galiba. Isterse detay sorsun, yol boyunca
hikaye dusundum)
SEF: (Inanmis gibi yaptim ya, gozleri parladi.
Yol boyunca yalan dusunmustir
zaten) Allah Allah ge?mis olsun, gelin oturun
soyle... (Hala les gibi icki
kokuyor it!)
KAAN: (O kadar da sakiz cignedik ama kokuya
uyandi galiba lavuk) Simdi efendim, benim dayimin
oglu (lan demin halamin oglu mu demistim yoksa?)
kedi ticaretiyle ugrasiyor...
SEF: (Oha! Uydurdugu meslege bak)Aaa, cok ilginc
bir is. Para birakiyor mu bari...
KAAN: ( Sanane lan parasindan) Sokak kedisi degil
efendim, amcamin oglu (Lan valla iyice
karistirdim. Amcaoglu muydu, dayioglu mu?) Van
kedisi satiyor.
SEF: Eee, n'olmus, kedi mafyasiyla basi derde mi
girmis? (Lafi soktuk ama anlayacak
adam nerede?)
KAAN: (Espri yapti hayvan) Yok efendim, oyle
degil. Simdi teyzemin oglu (Ulan suna bastan
kuzen desene, is iyice moka sardi) Van kedisi
satiyor. Istanbul'da bu isi sayili adam yapiyor
biliyorsunuz...
SEF: Bu meslek dalini ilk kez sizden duydum,
sayisini bilemiycem. (Yahu, laf
sokmaya calisacagima kafayi ucsam ya suna...
Neyse sakinleseyim)
KAAN: Neyse beyefendi, diger saticilardan biri,
sokak kedilerini toplayip
gozlerine lens takiyormus meger (uctuk mu ki?),
sonra da degisik g?z
renkleri var diye Van kedisi olarak satiyormus.
SEF: (Vay ki vay, vay ki vay! Bu itin idrarini
tahlile gondericem, alkol kafasi degil bu) Bakin
siz su sahtekarlara...
KAAN: Kesinlikle haklisiniz efendim, neler var.
Baksaniza, sen tut hayvanlarin gercek gozunun
ustune renkli lens tak, sonra da Van kedisi diye
sat... (Kesin abarttik)
SEF: (Onu anladik essek sipasi, gerisinde ne
yumurtlayacan ben onu merak ediyorum) Sizin
kuzenin ne alakasi var ki bununla? (Kuzen dedim
ya, sevindi, gozleri parladi. Salak...
Salaak... Salaaak...)
KAAN: (Kuzen dedi, valla kuzen dedi. Kurtuldum
stresten) Efendim, Istanbul'da ne kadar Van
kedisi ticareti yapan varsa topluyorlar...
SEF: Dogru ya, zaten sayili... (Bunu dovmek de
kesmeyecek, ne yapsam acaba?)
KAAN: Aynen oyle beyefendi. Neyse, evdeyim diye
beni de aldilar. (Of be, kurtulduk galiba)
SEF: (Karsi saldirinin zamani geldi), Neyse
olayin ayrintilarini okuruz gazetelerden, ilgin?
olay, kesin haber olur. (bakalim nasil
karsilayacak?)
KAAN: (Bunu da hesapladim dallama, ulan ne
zekiyim be...) Yok efendim, yapanlar bulundu.
Sonra araya bir suru insan girdi, bizim yegen
(hay anasini mictik) de sucsuz oldugu icin,
ticari itibari sarsilmasin diye gazetelere
yansimayacak olay...
SEF: (Bak, bak, bak. Yavsaga bak! Analitik
dusunuyor ya, bunu da hesaplamis. Analitik kotek
aticam bu deveye) Neyse, gecmis olsun. Siz bugun
eve gidin, iyice bi dinlenin isterseniz.
Moraliniz bozulmus, uykusuz kalmissiniz... (Lan
bi git, daha kapida yersin ucan tekmeyi. Bu sefer
girismezsem serefsizim)
KAAN: (Hisar'da manitalar bekliyor, tabii giderim
kerizim. Lan bu lambayi da mudur yapmislar ya
buraya, helal olsun valla. He he he...) Sagolun,
aslinda iyi degilim, dinlensem gercekten iyi
olur... (Lan herif saatini falan cikariyor,
odunu yiyecez galiba, vazgecelim) Ama gece ne
gune duruyor ki beyefendi, gece dinlenirim. Zaten
gec geldim, arkadaslara da ayip oldu...
SEF: (Saati bosuna cikardik, uyandi hayvan) E
hadi yerinize gecin o zaman. Tekrar tekrar
gecmis olsun. (Isten kovmak tatmin etse, dakikada
kovucam da, dovmem lazim, soyle evire cevire
dovmem lazim ki hincimi alabileyim. Neyse bir
dahaki sefere)
KAAN: Sagolun efendim, anlayisiniza tesekkur
ederim (Lan gitse miydim ki? Saati oylesine
cikardi belki de...)